| ||||||||||||||||
| ||||||||||||||||
| ||||||||||||||||
![]() Aydemir Akbaş Suruç günlerini anlatıyor.
Yeşilçamın emektarlarından ünlü oyuncu Aydemir Akbaş yedek subay öğretmen olarak görev yaptığı Suruç ilçesine bağlı Kara köyü günlerini anlatıyor. Yeşilçamın emektarlarından ünlü oyuncu Aydemir Akbaş yedek subay öğretmen olarak görev yaptığı Suruç ilçesine bağlı Kara köyü günlerini anlatıyor. Hurriyet Gazetesinden İzzet Çapa ile yaptığı bir röportaj da gelen soru üzerine Kara köyü günlerini anlatan Akbaş, çarpıcı bilgiler veriyor.
İ.Ç: Lisede mi başladı sendeki tiyatro sevdası? A.A: Galatasaray’da okurken sanatla hiç ilgisi olmayan bir heriftim. Derslerden kaçmak için tiyatro bölümüne yazıldım. Hocamız Ahmet Kutsi Tecer sayesinde de tiyatro kanıma giriverdi. İ.Ç: Hariciyeci olmanı isteyen peder beyin planları suya düştü bu durumda... A.A: - Vallahi nasıl olduysa babamdan tiyatro eğitimi için Fransa’ya gitme izni kopardım. Ama o ara ihtilal oldu ve yedek subay öğretmenlik çıkınca ben de Paris yerine Urfa’ya gittim. İ.Ç: Hariciyeci, tiyatrocu derken birden asker oldun. Fikir değiştirmekte istikrarlısın bakıyorum. A.A: - Sağ olasın... Neyse, Urfa’nın Suruç kazasının Kara köyüne öğretmen olarak gittim. Bir taş eve yerleştim, soğuktan anam ağladı ilk zamanlar... İ.Ç: Yok muydu yakacak bir soba? A.A: - O iklimde taş evi içinde 20 soba yaksan ısıtamazsın. Ben de aldım soluğu toprak altında... İ.Ç: Anlamadım... A.A: - Toprak altı derken, bazılarının “insanlar doğuda mağarada yaşıyor” diye dalga geçtikleri evlerden bahsediyorum. Oralarda pizza büyüklüğünde bir tezek yakarsın, 13-14 oda sımsıcak olur. Yazın desen, sanırsın hepsi klimalı... İ.Ç: Nasıldı Urfa’da hayat? A.A: - Hududa 10 kilometre uzaklıkta olduğumuzdan geceleri binbaşıyla birlikte kaçakçı kovalar, gündüzleri Kürt çocuklarına Türkçe öğretirdim. İ.Ç: Menderes devrilmiş, sen de sol görüşlüsün, keyifler gıcır o günlerde... A.A: - Yok canım... Albay bir gün yanına çağırdı, pat diye Demokrat Partili olduğumu söyledim. İ.Ç: Seni solcu biliyorduk, sen Menderesçi çıktın. Bir ufak yanar dönerlik var galiba. A.A: - Biz en şanssız kuşağız. CHP’nin o faşizan diyebileceğimiz devrini yaşadık. Özgürlük mözgürlük ayağına Menderes hayranı oluverdik. Ardından İşçi Partisi kuruldu, haydi onu destekledik. Ama onun da cılkı çıktı. İ.Ç: Çorbaya döndürdün işi abi... A.A: Burjuvalar bir gecede Marx’ı okuyup moda diye sabah solcu uyandılar. İ.Ç: İsteyen istediğini yapar. Demokrasiye inanmıyor musun? A.A: Cahil toplumlarda demokrasi olabileceğine inanmıyorum. Dörtte üçü zır cahil olan bir ülkede hangi demokrasiden bahsediyorsun? Siyasi partilerin içinde demokrasi var mı ki memlekette olsun? Benim milletvekilim yok, parti başkanının seçtiği milletvekili var. Haydi söyle bunun neresi demokrasi? İ.Ç: Çaktırmadan faşist miyiz? A.A: Ben asker faşisti, sivil faşiste tercih ederim. Apolet kendini inkar edemez ama sivil faşist kendini inkar eder çünkü üniforması yoktur. Askeri faşizm gidicidir, sivil kalıcıdır. Röportajin Devami için Tikla Bu haber 8065 defa okunmuştur.
|
![]() ![]()
Haber Ara Katagoriler |
|||||||||||||||
Suruç Gündem Haber
Sadece internet üzerinden yayın yapmaktadır. © 2011 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz Kaynak olarak kullanılamaz.
Surucgundem.com
Basın ahlak ilkelerine uymayı tahahüt eder.
Yorum ve Yazılardan Yazarları Sorumludur.
|